Dünya çapında önemli sektörlerin başında gelen turizm her sektör gibi salgın hastalıklardan etkilenmektedir. Bu salgın hastalıklardan bir tanesi ise Türkiye’de mart 2020’de görülen Covid-19 pandemisidir. Covid-19 pandemisinin ortaya çıkmasıyla birlikte son yıllarda doğaya yönelen turist profilinin olması, çevresel meselelerin artış göstermesi, doğal kaynakların bilinçsizce kullanılması gibi olumsuzluklar sonucunda turizm endüstrisi içerisinde ekoturizm hızla gelişen bir sektör olmaya başlamıştır. Ekoturizmin doğal ve kültürel mirası koruması ve gelecek nesillere aktarılmasına yardımcı olması, ülke ve yöre ekonomisine katkı sağlaması gibi birçok önemli rolü bulunmaktadır. Bunlar göz önüne alındığında Doğu Karadeniz Bölgesi sahip olduğu tarihi, kültürel, doğal güzellikleriyle ekoturizm açısından zengin bir potansiyele sahiptir. Bu çalışma da Covid-19 pandemisinin Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki illerin ekoturizmini nasıl etkilediğini ortaya koymak için yapılmıştır. Yapılan çalışma neticesinde pandeminin de etkisiyle Doğu Karadeniz Bölgesi’nin sahip olduğu turizm kaynaklarıyla ekoturizm açısından önem teşkil ettiği sonucuna ulaşılmıştır. İlerleyen süreçlerde Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ekoturizm potansiyelinde artış yaşanacağı düşünülmektedir.

Bu çalışma, gastronomi ve mutfak sanatları bölümü öğrencilerinin cinsiyet ve ikamet değişkeni ekseninde sokak lezzetleriyle ilgili tüketim alışkanlıklarını, tutumlarını ve davranışlarını analiz etmeyi hedeflerken, aynı zamanda İzmir'e özgü sokak lezzetlerini ayrıntılı bir şekilde ele almayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, İzmir'de gastronomi ve mutfak sanatları bölümü bulunan üniversitelerde (Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi) öğrenim gören öğrencilerden, nicel araştırma yöntemi olan anket tekniği aracılığıyla veriler toplanmıştır. Veri toplama işlemi, 2023 yılının Nisan ve Mayıs aylarında belirlenen zaman aralığında gerçekleştirilmiş olup, bu süreç boyunca katılımcılardan gerekli bilgilerin sistematik bir şekilde elde edilmesi hedeflenmiştir. Öğrencilerin cinsiyet değişkeni ile öğrencilerin hijyen algısı, sokak lezzeti tüketim alışkanlıkları, sosyalleşme, hedonizm, konum ve kalite ortalama puanları arasında anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Öğrencilerin ikamet etme durumu kategorik değişkeni ile kalite ortalama puanları arasında anlamlı farklılık saptanmıştır. Nisan 2023- Mayıs 2023 aylarında toplanan ilgili analizinde t testleri kullanılmıştır. Bununla birlikte öğrencilerin en sık tercih ettiği üç sokak lezzetinin gevrek, boyoz ve kokoreç olduğu belirlenmiştir.

Füzyon mutfak akımı 1980’lerde ortaya çıkan ve son yıllarda oldukça gündemde olan bir olgudur. Özellikle gastronomi alanında yeni arayışlar ve yaklaşımların popülerleşmesi ile sıklıkla gündeme geldiği de bilinen bir gerçektir. Gastronomide yaratıcılığın ve görselliğin ön plana çıktığı günümüzde, yemek fotoğrafçılığının gelişmesinin de etkisiyle, füzyon mutfak akımı yaklaşımı ile hazırlanan tabakların, görsel çekiciliklerinin ve taşıdıkları anlamların da dikkat çektiğini görmekteyiz. Füzyon mutfak akımı çerçevesinde hazırlanan bu tabakların aslında özünde, toplumsal kültürel ve sosyal olguların sentezlendiği, topluma ve kültüre dair birtakım ipuçları verme misyonu üstlendiği de düşünülmektedir. Özellikle bu tabakların oluşturulmasında dikkate alınan bu sentezlerin, görselde tüketicilere neler ifade ettiği ve nasıl anlamlandırıldığı konusu da bu noktada önem taşımaktadır. Füzyon mutfak akımı yaklaşımı ile hazırlanan tabakların görsellerinin semiyotik analiz yöntemi ile incelenmesi ve değerlendirilmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Füzyon mutfak akımının ortaya çıkışında temel alınan Uzakdoğu ve batı mutfağının sentezlenmesi fikri dikkate alınarak seçilmiş beş örnek tabak görselinin katılımcılar tarafından değerlendirilmesi amaçlanmıştır.  Semiyotik analiz için gerekli görüşmeler, bu değerlendirmelerin anlamlı ve sağlıklı olması açısından, özellikle füzyon mutfak akımı hakkında bilgi sahibi olma olasılığı yüksek, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümlerinde görev yapan akademisyenler arasından ölçüt örnekleme yöntemiyle yeterli sayıda seçilmiş akademisyenle gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin farklı üniversitelerinden akademisyenlere mülakat formu ve görseller gönderilmiş ve çevrimiçi platformlarda görüşmeler yapılmıştır. Aynı zamanda yüz yüze yapılan görüşmeler de olmuştur. Çalışma için etik kurul izni alınmış ve görüşmeler mart ayında gerçekleştirilmiştir. Katılımcı akademisyenlerin izinleri ile görüşmeler kayıt altına alınmış ve veriler çalışmaya aktarılmıştır. Elde edilen bulgular çerçevesinde semiyotik analiz yöntemi ile füzyon mutfağının bilinirliğinin ve hazırlanan tabakların felsefesinin ve sentezinin anlaşılırlığının ortaya konması planlanmaktadır.

Bu araştırmanın amacı, 6 Şubat 2023 tarihli, Kahramanmaraş merkezli, 11 ilde milyonlarca kişiyi etkileyen depreminin ardından Turizm Fakülteleri’nde eğitim gören öğrencilerin çevrim içi öğrenme deneyimlerini değerlendirmektir. Çalışmanın evrenini, İskenderun Teknik Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde uzaktan eğitim alan öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırma verileri, kolayda örneklem yöntemiyle seçilen 305 öğrenciden anket aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde frekans, yüzde, ortalama, t-testi ve anova testleri uygulanmıştır. Bulgular, Turizm Fakültesi öğrencileri deprem sonrası çevrim içi eğitimde teknolojik kaynakları öğrenim amaçlı kullanmaktan memnuniyet duymalarına rağmen, internet erişiminde sorunlar yaşadıklarını göstermektedir. Ayrıca, öğrencilerin yüz yüze eğitimin çevrim içi öğrenmeye göre daha tercih edilebilir olduğunu düşündükleri tespit edilmiştir. Öğrenciler, eğitmenlerin deprem sonrası eğitimde çevrim içi platformlar aracılığıyla öğretimde çaba gösterdiklerini düşünmüşlerdir. Bununla birlikte, öğrencilerin deprem sonrası çevrim içi derslere ve tartışmalara katılmama nedeninin, çevrim içi eğitime erişim sorunları ve psikolojik iyi oluş durumlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra deprem felaketinin eğitimciler üzerindeki etkileri ve bu etkilerin önemi, felaketin neden olduğu endişenin karar alıcılara önemli sorumluluklar yüklediği belirtilebilir. Özellikle uzaktan eğitim uygulamalarının etkinliğinin artırılabilmesi için tüm koşulların uygunluğunun titizlikle kontrol edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, eğitmenlerin psikolojik durumlarına yönelik dikkatli bir takip ve destek mekanizmalarının oluşturulması önerilmektedir.

This study delves into the burgeoning realm of digital transformation in the tourism sector, with a specific focus on Türkiye and Mediterranean countries. The significance of this study lies in its relevance to a region where tourism is a critical economic and social driver, and where digital innovation can significantly enhance competitiveness and sustainability. The methodology of the study is multi-faceted, involving an analysis of current digital trends in the tourism industry, case studies from various Mediterranean countries including Türkiye, and interviews with industry experts and stakeholders.  The findings of the study underscore the vast opportunities that digital transformation presents for the tourism industry in Türkiye and the Mediterranean.  The study also highlights the significant role of digital platforms in promoting sustainable tourism practices, an increasingly important consideration in the region. However, the study does not shy away from the challenges of digital transformation. Furthermore, the study examines the impact of digitalization on employment in the tourism sector, noting both the potential for job creation in tech-driven roles and the risk of job displacement due to automation. The study concludes with a set of recommendations for policymakers and industry leaders in Türkiye and Mediterranean countries.